Yine “Kur’an’daki İslâm” kitabında, “Saçların bütünüyle, görünmeyecek şekilde kapatılması emri diye bir ifade yoktur. Cenâb-ı Hakk bunu kulun tercihine bırakmıştır.” demektedir.
İslâm dininde tesettür kesinlikle farzdır.
Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz olduğunu beyan buyuruyor.
“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)
Bu Âyet-i kerime’de Allah-u Teâlâ tesettür hakkında kesin hududunu çizmiş, sadece yüz ve ellerin görünebileceğini belirterek, bu hükmü kulun tercihine bırakmamıştır.
“Resulüm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman, dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlaksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incilitmemesi için daha elverişlidir.” (Ahzâb: 59)
Bu hüküm İslâm dinine göredir.
Tesettür kesin olarak uyulması gereken bir emirdir ve iman meselesidir.
Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır.
“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)
Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken. “Tesettürü kulların tercihine bıraktığını” söylemek, açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir. İnkâr ise küfürdür.