Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Gündüz güneşin dönüp batıya yönelmesinden, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl. Bir de sabah namazı kıl. Çünkü sabah namazı şahidlidir.” (İsrâ: 78)
Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime’sinde beş vakit namazı beyân buyurmuş, hususiyetle sabah namazını emretmiştir.
Şöyle ki Âyet-i kerime’de geçen “Güneşin dönmesi”nden yani zeval vaktinden sonra “Öğle” ve “İkindi” namazı; “Güneşin batması”ndan sonra da “Akşam” ve “Yatsı” namazları vardır. Sabah namazı ise ayrıca zikredilmiş ve bu namazın şâhidli olduğu belirtilmiştir.
Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Size gece ve gündüz melekleri birbiri peşine gelir, sabah ve ikindi namazında birleşirler. Sonra gece melekleri çıkar. Allah onların hallerini bildiği halde ‘Kullarımı nasıl bıraktınız?’ diye sorar. Melekler ‘Onları namaz kılarken bulduk, namaz kılarken bıraktık’ derler.” (Buharî; Tecrid-i sarih: 332)
“Gecenin bir kısmında ve yıldızlar kaybolurken de O’nu tesbih et!” (Tûr: 49)
Âyet-i kerime’sindeki “Gecenin bir kısmı”, “Akşam” ve “Yatsı” namazları, “Yıldızların kayboluşundan sonraki” namaz ise “Sabah” namazıdır.
“Gündüzün iki ucunda ve gecenin de yakın saatlerinde namaz kıl!” (Hûd: 114)
Âyet-i kerime’sindeki “Gündüzün iki ucunda” emredilen namazlar “Sabah”, “Öğle” ve “İkindi” namazları; “Gecenin yakın saatlerinde” kılınan namazlar ise “Akşam” ve “Yatsı” namazlarıdır.
Cerir bin Abdullah -radiyallahu anh-dan rivayet edilmiştir:
“Bir gece Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte oturuyorduk. Aya bakarak şöyle buyurdu:
“Muhakkak siz, Rabbinizi şu ayı gördüğünüz gibi göreceksiniz, bunda hiç şüphe etmeyiniz. Elinizden gelirse güneşin doğmasından ve batmasından önceki “Sabah ve İkindi” namazlarını hiç geçirmeyin.”
Sonra Cerir -radiyallahu anh- Kaf suresi’nin 39. Âyet-i kerime’sini okumuştur. (Buharî, Tecrid-i sarih: 331)