Hazret-i Kur’an’ı tahrip ve tahrif etmek isteyenlerle, reform adı altında İslâm dini’ni aslından çıkarmak, hurafeler koymak ve din-i İslâm’ı bozmak isteyenler, 1400 küsur seneden beri devam edegelen emr-i peygamberi’yi hiçe saymakla alenen müslüman olmadıklarını ilân etmiş oldular. Onlar müslümanmış gibi görünen münafıklardır. Devamını Oku
Resulullah Aleyhisselâm’a itaat etmek, getirmiş olduğu esasların hepsini kabul etmeyi, Sünnet-i seniye’sine sımsıkı sarılmayı, ahlâkı ile ahlâklanıp edebiyle edeplenmeyi gerektirir. Ona itaat etmekle Allah-u Teâlâ’nın emrine itaat edilmiş olur. Ona itaat etmeyen ise Allah-u Teâlâ’ya da, gönderdiğine de iman ve itaat etmemiş olur. Nitekim Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki: “Resulullah size ne verdiyse onu alınız, neyi yasak ettiyse ondan sakınınız!” (Haşr: 7) Devamını Oku
Allah-u Teâlâ’nın varlığına, birliğine ve O’nun peygamberi Muhammed Aleyhisselâm’a inandığını dili ile söyleyip kalbi ile tasdik etmeyen kimselere münafık denir. Nifak kelimesi “Nâfikâ” kelimesinden türemiştir ve köstebek inine verilen addir. Köstebek iki tane yol yapar. Birincisinden başını çıkarıp gösterir, amma ikinci bir yol yapmıştır ve bu yolu gizlemiştir, bu gizlediği ikinci kapıdan kaçar. Bu ikinci kapıya “Nâfika” denir. Devamını Oku
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır: "Muhammedin nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer bu ümmetten bir yahudi veya hıristiyan beni işitir de sonra benimle gönderilene iman etmeden ölürse, mutlaka cehennemlik olur." (Müslim: 153) Devamını Oku
Bir müslüman günde beş vakit namazında şöyle duâ eder: “(Ey Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna eriştir. Gadaba uğramış (yahudilerin) ve sapmış (hıristiyan) olanların yoluna değil.” (Fâtiha: 5-6-7) Devamını Oku
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz’den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki: “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki İslâm’ın yalnız ismi, Kur’an’ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir.” (Beyhakî) Bu zamana “Seyyiat zamanı” denir. Devamını Oku
Osmanlı devleti’nin zayıflamasını fırsat bilerek bundan istifade edip, 1740’larda türeyen Vehhâbîler, zamanla Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere başta olmak üzere birçok şehirleri işgal etmişler, Ashâb-ı kiram’ın ve sâlih zâtların türbelerini yıkıp yakmışlardır. Kendi dinlerine göre hareket etmişler ve sonra din-i İslâm’ı kendilerine mâl etmişlerdir. Böylece Vehhâbîlik dinini ilân ettiler. Sünnet-i seniye’yi öldürdüler. Resulullah Aleyhisselâm’ı hükümsüz hâle getirmeye çalıştılar. Devamını Oku
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Ashâb-ı kiram’dan İbn-i Hudayr -radiyallahu anh-a “İslâm’ı yıkacak olan şeyleri biliyor musun?” diye sorunca, o da: “Hayır!” cevabını verdi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-: “İslâm’ı yıkacak olan şeyler, ilmin ortadan kalkması, münafıkların Kur’an üzerinde cedelleşmeleri ve saptırıcı imamların hükümleridir.” buyurdular. (Dârimî-Sünen, Katade: 22) Devamını Oku
Allah-u Teâlâ’nın hakkın bâtıla, imanın küfre, hakikatin dalâlete galip geleceğine dair hem vaad-i sübhanî’si, hem müjde-i ilâhî’si var. Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor: “Biz hakkı bâtılın tepesine şiddetle indirip atarız da, onun beynini parçalar.” (Enbiyâ: 18) Ey bölücüler, ey sahte din kurucuları! Gördüğünüz gibi Allah-u Teâlâ’nın ihsanı ile bu hakkı beyninize atıyorum ve beyninizi parçalıyorum. Siz artık ne kıpırdamaya, ne de cevap vermeye muktedir değilsiniz. Devamını Oku
Hazret-i Allah iman ile küfrü kesin olarak birbirinden ayırmıştır: “İman ile küfür birbirinden kesin olarak ayrılmıştır.” Bakara: 256) Allah-u Teâlâ müminlerle kâfirlerin arasındaki berzahı açık ve kesin olarak ilan etmiş, “Birbirine hasım iki zümre.” (Hac: 19) buyurarak inananlarla inanmayanları birbirinden ayırmış, küffarın İslâm’ın ve müslümanların hasmı olduğunu iman ehline duyurmuştur. Nasıl ki küffar İslâm’ın hasmı ise, iman ehli de küfrün hasmıdır. İlâhi hüküm budur. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki: “Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden aslâ hoşnut olmazlar.” (Bakara: 120) Yahudi ve hıristiyanlar hiçbir yerde, hiçbir tarihte müslümanlara dost olmamışlardır. Müslümanlarla savaşmakta her zaman için birbirine dost olmuşlardır. İnkâr ve sapıklıkta birleştikleri için, müslümanlara karşı bir el gibidirler. Bu sert ve şiddetli hüküm, müslümanların onlardan uzak durmalarını ve sakınmalarını ihtar içindir. Devamını Oku
İman, mutlak tasdiktir. Söylenen sözü kendi isteği ile kabullenmek, gönülden benimsemek, şüpheye yer vermeyecek şekilde kesin olarak içten inanmak, teslim olmak, karşıdakine güven vermek demektir. İslâm dinine göre ise; Allah-u Teâlâ’nın varlığına birliğine, Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’ın O’nun kulu ve peygamberi olduğuna ve onun Allah-u Teâlâ tarafından bize getirip tebliğ ettiği esas ve hükümlerin doğru ve gerçek olduğuna tereddüt etmeden kesin olarak inanmaktır. Devamını Oku
Öyle bir devirdeyiz ki, dünya kurulalıdan beri fitne ve fesadın ayyuka çıktığı böyle bir devir gelmiş değil. Günahların açık olarak işlendiği ve isyana dönüştüğü, dünya kurulalıdan beri bir eşinin gelmediği, böyle bir bunalım geçirilmediği, her türlü fitnenin ortaya çıktığı, her türlü kötülüğün anasının mevcut olduğu yirmi birinci asrın seyyiat zamanında yaşıyoruz. İlâhî emirler arkaya atılıyor ve hükümsüz sayılıyor. Bu isyanımız bize çok pahalıya mâlolacak. Allah'ım kurtarsın! Devamını Oku
Bu hâinleri nasıl tanırsınız? Dinini değiştirmezden evvel İslâm’ın lehine, küfrün aleyhine konuşur ve hareket ederlerdi. Dinini değiştirdikten sonra sinsi sinsi müslümanları küfre dâvet ederler. İsimlerini ne zaman değiştirecekler? Hakk biliyor, halk da bilsin! Küffârın memleketimize ve bu millete nüfuz etmesine zemin hazırlayan bu münafıklar küffârın ajanıdır. Küffârın yapamadığını İslâm maskesi altında yapmaktadırlar. Çünkü bunlar satılmış kimselerdir. Yahudi ve hıristiyanların namına çalışır Devamını Oku
Bunlar artık dinlemez oldular. Anlamaz oldular. Bunlar küfrü hoş görüyorlar ve hoş göstermeye çalışıyorlar. Müslümanları da var güçleri ile kâfir yapmaya çalışıyorlar. Çokları geldi amma küfre sokmak için zorlayan gelmedi. Bu hoşgörüyü bunlar icat ettiler. Dış düşmanından fazla zarar görmezsin, çünkü cephesi var, imanını korursun. Fakat iç düşmanın cephesi yok. Müslüman zannedersin ve aldanırsın, imanından olursun. Devamını Oku
Resulullah Aleyhisselâm’ı methetmeye beşerin gücü yetmez. Zira onu bizzat Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri methetmiştir. Kur’an-ı kerim’de birçok Âyet-i kerime’de onun hususiyetleri zikredilmiştir. O madden manen bütün alemlere bir rahmettir. Zira bütün alemler onun nurundan yaratılmıştır. O olmasaydı felekler yaratılmazdı. Bunlar ve bunlar gibi daha nice hakikatleri Allah ve Resul’ünün beyanlarından öğreniyoruz. Devamını Oku
Hıristiyanlar tarihten gelen haçlı zihniyetini, barbarlığını, kinini, katliam ve işkencelerini günümüzde Irak'ta, Afganistan'da ve daha birçok yerde sürdürürken, Papa'nın bu açıklamaları yeni katliamların, savaşların habercisidir. Papa'nın Peygamber'imize hakareti, İslâm'ı akıl dışı din diye ilân etmesi, iftira ve yalanlara hakikati örtmeye çalışması köhne karanlık ortaçağ zihniyetinin tezahürüdür. Bugünün papazları aynı papazlar! Devamını Oku
En büyük düşmanı dost bilmek ne kadar acı bir şey. O senin gözünü oyuyor. O da “Dostum!” diyor. Ama vatan gidiyor. “Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar aslâ senden hoşnut olmazlar.” (Bakara: 120) buyuruyor Hazret-i Allah. Bu böyledir. Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun bunların maskesini indirmeye çalışıyoruz. Zira büyük tehlikeler var. Harp ihtimali var. Ancak bunlar küffara zemin hazırlamakla meşguller. Bunlara ödül boşuna verilmedi. Dinini dünyaya satmadıkça ödül alınmaz. Devamını Oku
Dış görünüşü ile vatanperver ancak hakikatte vatan hainliği yapan; dış görünüşü ile müslüman ancak küffarla kucak kucağa hareket eden münafıkların iç durumunu izah edeceğiz. Bunların günahı ve kabahati iki kattır. Zira hem küfür icraatı yaparlar, hem de bu icraatı İslâm maskesi, bayrak resmi altında yaparlar. Bunların dönmeyeceğini çok iyi bildiğimiz halde defaatle bu hakikatleri duyuruyoruz. Bilindiklerini bilsinler diye. Bir de saf müslümanları uyandırmak, imanları kurtarmak için. Devamını Oku