Allah-u Teâlâ’nın cezası, yalnızca günahkârların değil, günah ve isyanlardan sakınan müminlerin bile korkması gereken bir husustur. Çünkü ilâhi gazab geldiğinde, yalnızca günahkârları kapsamakla kalmaz, herkesi içine alabilir. Bu bakımdan fitne ve fesadın, isyan ve tuğyanın yaygınlaştığı zamanlarda muttaki müminlerin Allah-u Teâlâ’ya nasıl sığınması icabediyorsa o şekilde sığınmaları gerekir. Çünkü azabın ne zaman geleceği bilinmez. Devamını Oku
İstiâze; sığınma, korunma, talep etme mânâlarına gelir. Nefisten, şeytandan, şeytanlaşmış insanlardan, kötülük ve şerlerden, haramlardan, günahlardan, belâdan, cezadan, cehennemden... Hazret-i Allah, hıfz-u himayesine sığınanları engin rahmetine merhametine güvenenleri, O'na yönelenleri, O'na dayananları, yolunda olanları sever. Kapısına gelenleri boş çevirmez, kendisine iltica edip sığınanları hususi himayesine alır, muhafaza eder. Devamını Oku
Kul ne için duâ edeceğini, kime ve kimin karşısında duâ ettiğini iyice düşünmeli, Hakk'ın huzurunda olduğunu daima hatırında tutmalı, kendi acziyetini göstermek için gereken her şeyi yapmalı; O'nun kudret ve azametini düşünüp, mahcubiyet, tezellül ve inkisar içinde duâ etmelidir. Duâ demek Hakk'ın kapısını çalmak demektir, sadece dil alışkanlığı halinde bazı sözleri tekrarlayıp durmak demek değildir. Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz özlü duâları severdi. Devamını Oku
Harpler bir kıvılcımla başlar. İnsanlık tarihi bu gibi savaşlarla doludur. Efkâr kaynıyor. Harp afatı bütün dünyayı sarmak üzere.Ateş kapımıza dayandı. Ülkemizin harbe girme tehlikesi bulunuyor. Milletimizin ve vatanımızın selameti için, ordumuzun muzafferiyeti için çalışmak herkesin vazifesidir. Devamını Oku