“Dünya, Ölüm, Kabir Hayatı, Kıyametin Küçük Alâmetleri, Kıyametin Büyük Alâmetleri, Kıyamet, Birinci Sur, İkinci Sur, Mahşer, Amel Defterlerinin Dağıtılması, Sorgu-Sual, Mizan, Şefâat, Sırat, Cehennem, A’raf, Cennet”… Dünya ve Ahiret hayatının bütün safhaları bu eserde! Devamını Oku
Dünya hayatının müddeti kısa ve lezzeti de geçici olduğu için, bir aldanma ve oyalanmadan başka bir şey değildir. Akıllı kimsenin dünyaya aldanmaması, dünya sevgisine aşırı derecede kapılmaması gerekir. Serap gibi parıldar, bulut gibi geçer gider." (Ömer Öngüt -kuddise sırruh-) Devamını Oku
İnsan son nefesine kadar imtihandadır. “İnandım!” demesi insanın kurtuluşu için kâfi değildir: “İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıvereceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?” (Ankebût: 2) Binaenaleyh herkes “İnandık!” diyor. Ancak kimisi menfaat için, kimisi dünya için, kimisi kadın için, kimisi nefsi için, kimisi imamı-önderi için hükm-ü ilâhi’yi arkasına atıyor. Böylece dinden çıkıyor. Oluyor münafık! Zira dışı müslüman ama içi kâfir. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ dünyayı geçim uğrunda çalışma ve gayret, mihnet ve meşakkat, imtihan ve ibtilâ yeri; âhireti ise mükâfat ve mücazat yeri olarak yaratmıştır. Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyuruyor: “O hanginizin daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk:2) “Şüphesiz insan için kendi çalışmasından başkası yoktur ve çalışması ileride görülecektir.” (Necm: 39-40) Devamını Oku
Ahkâm haricinde yapılan en küçük bir iş, bizi dalâlete götürür. Biz insanlar ibadet ederiz, Hazret-i Allah’ı çok zikrederiz ve fakat ahkâm mucibince hareket etmeyiz. Böylece de gayr-i ihtiyari fâsık durumuna düşeriz. Görünüşte halk bize “Ne güzel müslüman!” diye bakar. Hakk ise isyanımızı görür. İslâmiyet’i yaşamakla, “İslâm’ım” demek arasında çok büyük fark vardır. İslâm’ım demek isimde kalıyor. Hakikatine nüfuz edemiyoruz. Devamını Oku