Türkiye’ye “Darü’l-Harp” diyen, küfür diyarı Almanya’da stadyumlarda tahta tüfeklerle hilafet ilan eden Sahte Halife, Sahte Kahraman Cemalettin Kaplan’ın ve o öldükten sonra bu fitneyi devam ettirmeye çalışan oğlunun içyüzü bu eserde. Devamını Oku
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51) Âyet-i kerime’sinde buyurulduğu üzere Müslümanlara hiçbir zaman dost olmayan Yahudi ve hıristiyanlar ile onları dost edinen münafıkların içyüzü bu eserde. Devamını Oku
Memleketimizde uzunca bir zaman “Hoşgörü” adı altında aslında “Küfrü Hoşgörü” icraatı yapıldı. FETÖ bu zemini hazırladı. Bu sayede küffar memleketimize misyonerlerini saldı, Avrupa Birliği adı altında memleketimizi istilâ etmeye çalıştı. Bu eser; herkesin şuursuzca bu girdaba kapıldığı bir zamanda, bu aziz milleti uyandırmak için kaleme alındı. Devamını Oku
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor: "Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı, yine onlara dönecektir." (Beyhâkî) Bunlardan Birkaçı: Yaşar Nuri Öztürk, Edip Yüksel, İskender Evrenesoğlu, Nazmi Sakallıoğlu, Refet Kayserilioğlu. Devamını Oku
Arabistan’da türeyen Vehhabîler; İbn-i Teymiye’nin fikirlerini takip eden, Resulullah Aleyhisselâm’ın mâneviyatını, şefaatini, nûraniyetini inkâr eden sapkın bir fırkadır. Osmanlı devrinde Arabistan’da yıllarca terör yapmışlar, kendilerinden olmayan Arapları katledip, mallarına ve namuslarına el uzatmışlar, İngilizlerin desteği ile devlet olmuşlardır. Devamını Oku
Bu eser; 2006 yılında devrin Hıristiyan Haçlı Papasının dinimize ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e dil uzatan açıklamaları üzerine Ekim 2006 tarihli Hakikat Aylık İslâm Dergisi’nde yayınlanan başyazının kitapçık haline getirilmesi suretiyle hazırlanmıştır. Devamını Oku
Muhterem müellif Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri FETÖ Terör Örgütü’nün içyüzünü 1994 yılından itibaren Hakikat Aylık islâm Dergisi’ndeki makaleleri ile duyurmaya çalışmışlar, 1999 yılında da bu eseri neşretmişlerdir. Devamını Oku
“Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.” (Müminun: 53) Devamını Oku
“Fırka fırka olup dinlerini parça parça edenlerle senin hiçbir ilgin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra O, yaptıklarını kendilerine haber verecektir.” (En’am: 159) Devamını Oku
Kâfir ve münafıklar bu ilahi Kitab-ı kerim'i bozmaya çalışsalar da O Hakk'tan gelmiştir ve koruyucusu da bizzat Hazret-i Allah'tır. Bunlar ilâhî hükümleri kaldırmak, Hazret-i Kur'an'ı tahrif etmek isterler. Ve bu küffarın en büyük kini Resulullah Aleyhisselâm'adır. Devamını Oku
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün her ne kadar büyük kısmı temizlenmiş olsa da kalanları en iyi bildikleri işi yapmaya devam ediyorlar. Hem kurumlara hem de müslümanlar arasına sızıp, ortalığı ifsad etmeye, zihinlerde kararsızlık oluşturmaya, devleti, milleti birbirine düşürmeye, ortamı, halkı provoke etmeye çalışıyorlar. Devamını Oku
Fetullah Gülen'in İslâm maskesi altında hem dinimize hem de vatanımıza yapmış olduğu büyük ihanet Türkiye'de değil İslâm dünyasında ve hatta bütün dünyada büyük bir fitneye sebep oldu. İslâm dini büyük zarar gördü. Dış düşmanın yapamadığını bu hain münafıklar yapmış oldu. Devamını Oku
Küffâr milletlerinin ve onlara hizmet eden ajan-misyonerlerin yüzyıllar boyu yapamadığını son 10 yıldır “Hoşgörü-Diyalog” adı altında bu millete küffârı ve küffârın küfrünü hoş gösterenler yapmıştır. Bugüne kadar gizliden gizliye çalışan ajan-misyonerler artık alenen çalışıyorlar, niyetlerini gizlemedikleri gibi artık rahat çalışabilmekten memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Devamını Oku
Türkiye çok büyük bir tehlike atlattı. İslâm ve vatan haini, küffarın ajanı Fetullah Gülen ve güruhu büyük bir kalkışma tertip etmeye çalıştı. Türkiye’yi küffara peşkeş çekmek için harekete geçtiler. Ancak Hazret-i Allah bunlara fırsat vermedi. Allah-u Teâlâ din ve vatan bölücüsü bu hain terörist güruha karşı milletimize büyük bir nusret bahşetti. Devamını Oku
İslâm dünyasının paramparça olduğu; küffarın büyüttüğü fitnelerin ülkemizi de büyük badirelere ve sıkıntılara soktuğu bir devirden geçiyoruz. Ülkemizin ve İslâm dünyasının içinde bulunduğu bu durum dinde ve vatanda bölücülüğün ne kadar büyük bir zarara, ne kadar büyük bir zaafa yol açtığını gözler önüne sermiş bulunuyor. Devamını Oku
Ey Vehhâbî türemeleri! Allah-u Teâlâ'yı ve Resulullah Aleyhisselâm'ı bırakıp da İbn-i Teymiyye'lere, İbn-i Abdülvehhab'lara mı uyuyorsunuz? Gittiğiniz bu yol Allah-u Teâlâ'nın ve Resulullah Aleyhisselâm'ın yolu değildir. Bütün hâl ve ahvâliniz ilâhî hükümlere karşıdır. İlâhınıza uymuşsunuz, şeytana tapmışsınız. Allah-u Teâlâ kalplerinizi döndürmüş ve mühürlemiştir. Devamını Oku
Resulullah Aleyhisselâm'ı ve Sünnet-i seniyye'sini, hükümsüz hâle getirmeye çalışan Vehhâbîler; Allah-u Teâlâ'nın nuru, âlemlerin gurur ve süruru Muhammed Aleyhisselâm'ın Sünnet-i seniyye'sini açıkça inkâr ettikleri gibi, bizzat Allah-u Teâlâ tarafından seçilip övüldüğü halde, o Yüce Peygamberimiz'e yakışmayan şeyleri isnad etmişlerdir. Onun yolundan sapan; kim olursa olsun, dinden sapmıştır, İslâm dâiresinden çıkmıştır. Ölçü budur. Devamını Oku
"Şüphesiz ki kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır." (Nisâ: 101) "Sen onların dinlerine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar aslâ senden hoşnut olmazlar." (Bakara: 120) Yahudi ve hıristiyanlar küfürde ve İslâm düşmanlığında ortaktırlar. Bir ve beraberdirler. Bununla beraber yahudilerin İslâm düşmanlığı hıristiyanlardan da putperestlerden de daha şiddetlidir. İslâm'ın ve müslümanların en büyük hasmı bunlardır. Devamını Oku
Âlimlerin en faziletlisi bu âlemin en faziletlisi olduğu gibi, insanların en şerlisi de kötü âlimlerdir. Onlar Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in izinden çıktıkları için bu hale düşmüşlerdir. Dini kendilerine uydurmaya çalışırlar. Makamını işgal etmek isterler amma, aslâ ona benzemek istemezler. Sünnet-i seniye'ye uymazlar. Nefislerine tâbi oldukları için emr-i ilâhîye mugayir söz ve davranışta bulunurlar. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ bu dünyayı bir imtihan sahnesi olarak yaratmıştır. "O hanginizin daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır." (Mülk: 2) Bu bir imtihan sahnesidir. Burada doğuyor, sahneye koyuyor, sonra sahneden çıkarıyor. İmtihanını veren göçüyor; ama iyi, ama kötü... Ne âlimler, ne zâlimler... Nemrudlar, firavunlar... Hepsi geldi geçti. Hiçbirisine kalmadı. Bu topraklar ne benler, ne beyler eritti. Ama bugünkülere de kalacak değil. Devamını Oku
Dış görünüşü ile vatanperver ancak hakikatte vatan hainliği yapan; dış görünüşü ile müslüman ancak küffarla kucak kucağa hareket eden münafıkların iç durumunu izah edeceğiz. Bunların günahı ve kabahati iki kattır. Zira hem küfür icraatı yaparlar, hem de bu icraatı İslâm maskesi, bayrak resmi altında yaparlar. Bunların dönmeyeceğini çok iyi bildiğimiz halde defaatle bu hakikatleri duyuruyoruz. Bilindiklerini bilsinler diye. Bir de saf müslümanları uyandırmak, imanları kurtarmak için. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ münafığı tarif ediyor. Her ne kadar dost gibi görünüyorsa da aslında düşman olduğunu bize bildiriyor. “ONLAR DÜŞMANDIR.” (Münâfikûn: 4) Bu münafıklar hâinliklerini gizli yaparlar. Onların düşman olduğunu bilmemiz lâzım. Görünüşte vatan için çalışır, gerçekte hâindir. Ama Cenâb-ı Hakk onların hepsini en iyi biliyor. “Bilmezler mi ki Allah, onların sırlarını da gizli konuşmalarını da bilir. Ve Allah, gaybları çok iyi bilendir.” (Tevbe: 78) Devamını Oku
En büyük düşmanı dost bilmek ne kadar acı bir şey. O senin gözünü oyuyor. O da “Dostum!” diyor. Ama vatan gidiyor. “Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar aslâ senden hoşnut olmazlar.” (Bakara: 120) buyuruyor Hazret-i Allah. Bu böyledir. Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun bunların maskesini indirmeye çalışıyoruz. Zira büyük tehlikeler var. Harp ihtimali var. Ancak bunlar küffara zemin hazırlamakla meşguller. Bunlara ödül boşuna verilmedi. Dinini dünyaya satmadıkça ödül alınmaz. Devamını Oku
Dinde çok büyük zararlar olduğu gibi vatanda da çok büyük zararlar oluyor. Zira küfre, küfür ehline kucak açılıyor. Üstelik bütün bunlar bayrak resmi altında yapılıyor. "En büyük vatanperver benim." der, vatanın aleyhinde küffarla işbirliği yapar. Fakat o iki zümre birbirine zıt olduğu için, hasım olduğu için; küfre yöneldiği zaman bir insan, Cenâb-ı Hakk onun kalbini çevirir, mühürler. Fakat öyle bir zamana düşmüşüz ki, seyyiat zamanı olduğu için bunların eline geçmiş durum. Devamını Oku
Hıristiyanlar tarihten gelen haçlı zihniyetini, barbarlığını, kinini, katliam ve işkencelerini günümüzde Irak'ta, Afganistan'da ve daha birçok yerde sürdürürken, Papa'nın bu açıklamaları yeni katliamların, savaşların habercisidir. Papa'nın Peygamber'imize hakareti, İslâm'ı akıl dışı din diye ilân etmesi, iftira ve yalanlara hakikati örtmeye çalışması köhne karanlık ortaçağ zihniyetinin tezahürüdür. Bugünün papazları aynı papazlar! Devamını Oku
Bunlar artık dinlemez oldular. Anlamaz oldular. Bunlar küfrü hoş görüyorlar ve hoş göstermeye çalışıyorlar. Müslümanları da var güçleri ile kâfir yapmaya çalışıyorlar. Çokları geldi amma küfre sokmak için zorlayan gelmedi. Bu hoşgörüyü bunlar icat ettiler. Dış düşmanından fazla zarar görmezsin, çünkü cephesi var, imanını korursun. Fakat iç düşmanın cephesi yok. Müslüman zannedersin ve aldanırsın, imanından olursun. Devamını Oku
Resulullah Aleyhisselâm’ı methetmeye beşerin gücü yetmez. Zira onu bizzat Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri methetmiştir. Kur’an-ı kerim’de birçok Âyet-i kerime’de onun hususiyetleri zikredilmiştir. O madden manen bütün alemlere bir rahmettir. Zira bütün alemler onun nurundan yaratılmıştır. O olmasaydı felekler yaratılmazdı. Bunlar ve bunlar gibi daha nice hakikatleri Allah ve Resul’ünün beyanlarından öğreniyoruz. Devamını Oku
Bu hâinleri nasıl tanırsınız? Dinini değiştirmezden evvel İslâm’ın lehine, küfrün aleyhine konuşur ve hareket ederlerdi. Dinini değiştirdikten sonra sinsi sinsi müslümanları küfre dâvet ederler. İsimlerini ne zaman değiştirecekler? Hakk biliyor, halk da bilsin! Küffârın memleketimize ve bu millete nüfuz etmesine zemin hazırlayan bu münafıklar küffârın ajanıdır. Küffârın yapamadığını İslâm maskesi altında yapmaktadırlar. Çünkü bunlar satılmış kimselerdir. Yahudi ve hıristiyanların namına çalışır Devamını Oku
İman, mutlak tasdiktir. Söylenen sözü kendi isteği ile kabullenmek, gönülden benimsemek, şüpheye yer vermeyecek şekilde kesin olarak içten inanmak, teslim olmak, karşıdakine güven vermek demektir. İslâm dinine göre ise; Allah-u Teâlâ’nın varlığına birliğine, Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’ın O’nun kulu ve peygamberi olduğuna ve onun Allah-u Teâlâ tarafından bize getirip tebliğ ettiği esas ve hükümlerin doğru ve gerçek olduğuna tereddüt etmeden kesin olarak inanmaktır. Devamını Oku
Küffardaki gayrete bir bakın, bir de “İslâm’ım!” diyenlerin hâline ve gafletine bir bakın! Bunu müslüman yapar mı? Kâfirin küfrü bâtıldır. Zira Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde: “Allah katında din İslâm’dır.” buyuruyor. (Âl-i imrân: 19) Bu bir fermân-ı ilâhi’dir.Amerika Yusuf İslâm’ı memleketlerine koymadı, İslâm yayılır korkusuyla, İslâm’ın yayılmaması için... Bunlar ise küfre karşı kapılarını ardına kadar açtılar. Bu pislik ne ile temizlenir? Bunlara ne denir? Devamını Oku
Dinde imanda, şeref ve haysiyette bu kadar taviz olur mu? Bu bize yakışır mı? İslâm bunu kaldırır mı? Bu kadar Âyet-i kerime’ler onlara hatırlatıldığı halde bu dostluk nereden geliyor? Zira atalarımız: “Düşmandan dost, domuzdan post olmaz.” demişlerdir. Bu Âyet-i kerime’leri duymayan, bu sözleri işitmeyenlere herhalde Allah-u Teâlâ onlara duyuracak, dünyada da ahirette de. İlâhi hükümlere karşı kör ve sağır kalmak insanı nereye götürür? Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Kelâm-ı kadim’inde yahudi ve hıristiyanların küfrünü, İslâm’a ve müslümanlara olan düşmanlıklarını haber vermiş, küfürden ve bu küfür ehlinden korunmamız için bize emir ve nehiyler vazetmiştir. Yahudi ve hıristiyanlar küfürde ve İslâm düşmanlığında ortak oldukları gibi; yahudilerin İslâm düşmanlığı bütün insanlar içerisinde en şiddetlisidir: “İnsanlar içerisinde müminlere en şiddetli düşman olarak yahudileri bulursun.” (Mâide: 82) Devamını Oku
Son yıllarda Hıristiyan misyonerleri büyük bir gayretle, büyük paralarla çalışıyorlar. Küffar çok büyük bir plan çeviriyor; insanlarımızı hıristiyan yapmaya çalıştıkları gibi topraklarımızı satın alıyorlar. Memleketimizi yavaş yavaş istilâ ediyorlar.Ey İslâm cemaati! Kabirde misiniz! İman binanızı tutuşturdular. Vatanınıza da sahip çıkıyorlar. Kabirde misiniz ki hiç sesiniz çıkmıyor! Hâlâ dininize ve vatanınıza sahip çıkmayacak mısınız? Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki: “Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden aslâ hoşnut olmazlar.” (Bakara: 120) Yahudi ve hıristiyanlar hiçbir yerde, hiçbir tarihte müslümanlara dost olmamışlardır. Müslümanlarla savaşmakta her zaman için birbirine dost olmuşlardır. İnkâr ve sapıklıkta birleştikleri için, müslümanlara karşı bir el gibidirler. Bu sert ve şiddetli hüküm, müslümanların onlardan uzak durmalarını ve sakınmalarını ihtar içindir. Devamını Oku
Hazret-i Allah iman ile küfrü kesin olarak birbirinden ayırmıştır: “İman ile küfür birbirinden kesin olarak ayrılmıştır.” Bakara: 256) Allah-u Teâlâ müminlerle kâfirlerin arasındaki berzahı açık ve kesin olarak ilan etmiş, “Birbirine hasım iki zümre.” (Hac: 19) buyurarak inananlarla inanmayanları birbirinden ayırmış, küffarın İslâm’ın ve müslümanların hasmı olduğunu iman ehline duyurmuştur. Nasıl ki küffar İslâm’ın hasmı ise, iman ehli de küfrün hasmıdır. İlâhi hüküm budur. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ’nın hakkın bâtıla, imanın küfre, hakikatin dalâlete galip geleceğine dair hem vaad-i sübhanî’si, hem müjde-i ilâhî’si var. Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor: “Biz hakkı bâtılın tepesine şiddetle indirip atarız da, onun beynini parçalar.” (Enbiyâ: 18) Ey bölücüler, ey sahte din kurucuları! Gördüğünüz gibi Allah-u Teâlâ’nın ihsanı ile bu hakkı beyninize atıyorum ve beyninizi parçalıyorum. Siz artık ne kıpırdamaya, ne de cevap vermeye muktedir değilsiniz. Devamını Oku
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Ashâb-ı kiram’dan İbn-i Hudayr -radiyallahu anh-a “İslâm’ı yıkacak olan şeyleri biliyor musun?” diye sorunca, o da: “Hayır!” cevabını verdi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-: “İslâm’ı yıkacak olan şeyler, ilmin ortadan kalkması, münafıkların Kur’an üzerinde cedelleşmeleri ve saptırıcı imamların hükümleridir.” buyurdular. (Dârimî-Sünen, Katade: 22) Devamını Oku
Deccal’den daha beter olan sapıtıcı imamlar nasıl başladılar, nasıl kurdular, neler yaptılar. İslâm dinini kendine mâledip parsellemek istediler. Sonra koyun postuna bürünen bu kurtlar, İslâm dinini âlet ederek müslümanların imanlarını aldılar. Halk parti imanı kaldıramadı, bunlarsa imanı kaldırdı. Halk partinin yapamadığını Deccal’den daha beter olan sapıtıcı imamlar yaptı, zira bir taraftan imanlarını, bir taraftan paralarını aldılar ve böylece halkı imansız hâle getirdiler. Devamını Oku
“Şüphesiz ki benden sonra ümmetimden bir zümre gelecektir. Onlar Kur'an okuyacaklar. Fakat Kur'an'ın feyzi onların boğazlarından öteye geçmeyecektir. (Yalnız dilde kalacaktır). Nitekim onlar, okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkacaklar, bir daha da ona dönemeyeceklerdir. İşte bütün insanların ve hayvanların en kötüsü bunlardır.” (Müslim: 1067) Devamını Oku
Bir Hadis-i şerif’lerinde de şöyle buyuruyorlar: “Sizin için Deccal’den daha çok Deccal olmayanlardan korkarım. - Onlar kimlerdir? Saptırıcı imamlardır.” (Ahmed bin Hanbel) Niçin Deccal’den daha korkunç ve daha tehlikelidir bu sapıtıcı imamlar?Deccal’in işaretleri bellidir, doğrudan doğruya allahlık dâvâsı ile çıkacak. Kâmil iman sahipleri hiçbir zaman ona aldanmaz, tuzağına düşmez. Devamını Oku
Allah’tan tarafa olan “Hizbullah” ayrı, şeytandan tarafa olan “Hizbüşşeytan” ayrıdır. Onlar Allah-u Teâlâ’nın partisi adı altında şeytanın hizipçiliğini yapıyorlar. Bu hizipçilerden murad; sapıtıcı, din kurucu imansız imamlar olsun, ifsat bakımından Firavun’dan daha beter olan ve allahlık dâvâsında bulunanlar olsun, bunlar Deccal’den de daha tehlikelidirler. Devamını Oku
Osmanlı devleti’nin zayıflamasını fırsat bilerek bundan istifade edip, 1740’larda türeyen Vehhâbîler, zamanla Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere başta olmak üzere birçok şehirleri işgal etmişler, Ashâb-ı kiram’ın ve sâlih zâtların türbelerini yıkıp yakmışlardır. Kendi dinlerine göre hareket etmişler ve sonra din-i İslâm’ı kendilerine mâl etmişlerdir. Böylece Vehhâbîlik dinini ilân ettiler. Sünnet-i seniye’yi öldürdüler. Resulullah Aleyhisselâm’ı hükümsüz hâle getirmeye çalıştılar. Devamını Oku
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz’den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki: “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki İslâm’ın yalnız ismi, Kur’an’ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir.” (Beyhakî) Bu zamana “Seyyiat zamanı” denir. Devamını Oku
Bir müslüman günde beş vakit namazında şöyle duâ eder: “(Ey Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna eriştir. Gadaba uğramış (yahudilerin) ve sapmış (hıristiyan) olanların yoluna değil.” (Fâtiha: 5-6-7) Devamını Oku
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır: "Muhammedin nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer bu ümmetten bir yahudi veya hıristiyan beni işitir de sonra benimle gönderilene iman etmeden ölürse, mutlaka cehennemlik olur." (Müslim: 153) Devamını Oku
Allah-u Teâlâ’nın varlığına, birliğine ve O’nun peygamberi Muhammed Aleyhisselâm’a inandığını dili ile söyleyip kalbi ile tasdik etmeyen kimselere münafık denir. Nifak kelimesi “Nâfikâ” kelimesinden türemiştir ve köstebek inine verilen addir. Köstebek iki tane yol yapar. Birincisinden başını çıkarıp gösterir, amma ikinci bir yol yapmıştır ve bu yolu gizlemiştir, bu gizlediği ikinci kapıdan kaçar. Bu ikinci kapıya “Nâfika” denir. Devamını Oku
Hazret-i Kur’an’ı tahrip ve tahrif etmek isteyenlerle, reform adı altında İslâm dini’ni aslından çıkarmak, hurafeler koymak ve din-i İslâm’ı bozmak isteyenler, 1400 küsur seneden beri devam edegelen emr-i peygamberi’yi hiçe saymakla alenen müslüman olmadıklarını ilân etmiş oldular. Onlar müslümanmış gibi görünen münafıklardır. Devamını Oku
Sûret-i haktan görünen narcılar olsun, münafıklar olsun, onların tertip ve tezahüratları olsun; Allah-u Teâlâ’nın emir ve hükümleri ortaya çıkınca küfürde oldukları ortaya çıktı. Din-i İslâm’a ve güzel vatanımıza yaptıkları büyük ihanetten ötürü, bütün müslümanlar ve bilhassa nurcu müslümanlar bu kâfirlerden nefret ettiler, ikrah ettiler ve lânet ettiler. Allah-u Teâlâ’nın ve meleklerinin lâneti de bunların üzerinde oldu. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde buyurur ki: "Allah katında din İslâm'dır." (Âl-i imran: 19) Akla şöyle bir soru geliyor: Sizin bu haham ve papazları Urfa'ya sonra da Tarsus’a çekmekteki gayeniz ne idi? Onları niçin dâvet ettiniz? Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz krallara mektup yazıp onları İslâm’a dâvet ediyordu. Siz ise haham ve papazları İslâm'a dâvet etmek için mi çağırdınız, yoksa kâfir olduğunuza dâir onları şâhit tutmak için mi çağırdınız? Bu soruya cevap lâzımdır. Devamını Oku
Küfrü hoş gören narcılar, son dört-beş yıldır hıristiyan papa ve papazlarla, yahudi hahamlarla bir yakınlaşmaya girmişler, İslâm ümmetine küfrü hoş göstermeye çalışıyorlar. O kadar ileri gittiler ki “Kardeşiz” bile dediler. Oysa Allah-u Teâlâ iman ile küfrü kesin olarak ayırmıştır. “Hem müslüman olayım, hem kâfir olayım” demek olmaz. Devamını Oku
Resulullah Aleyhisselâm’a itaat etmek, getirmiş olduğu esasların hepsini kabul etmeyi, Sünnet-i seniye’sine sımsıkı sarılmayı, ahlâkı ile ahlâklanıp edebiyle edeplenmeyi gerektirir. Ona itaat etmekle Allah-u Teâlâ’nın emrine itaat edilmiş olur. Ona itaat etmeyen ise Allah-u Teâlâ’ya da, gönderdiğine de iman ve itaat etmemiş olur. Nitekim Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki: “Resulullah size ne verdiyse onu alınız, neyi yasak ettiyse ondan sakınınız!” (Haşr: 7) Devamını Oku
Biz Size Erbakan’ın Küfre Kaydığını On Âyet-i Kerime İle İzâh ve İspat Ediyoruz, Delil Getiriyoruz. Siz de Müslüman Olduğunuza Dair Bir Tek Âyet-i Kerime Bize Getirin. Devamını Oku
İslâmiyet son dindir, kıyamete kadar bâkidir. Her yönü ile ilâhîdir, günün şartlarına uymaz, o şartları değiştirip kendine uydurur. Zamanın değişmesiyle ilâhi hükümler değişmez ve değiştirilemez. İnsanların yeni bir dine ihtiyaçları yoktur. Fakat zamanla vesveselere dalıp arzu ve heveslere kapıldıkları için, hakikati hatırlatmaya, ruhlarını kuvvetlendirmeye ihtiyaçları vardır. Buna rağmen dışarıdan âlim zannettiğiniz fesatçılar Allah-u Teâlâ'nın hudutlarını kaldırmak isterler. Devamını Oku
Öyle bir devirdeyiz ki, dünya kurulalıdan beri fitne ve fesadın ayyuka çıktığı böyle bir devir gelmiş değil. Günahların açık olarak işlendiği ve isyana dönüştüğü, dünya kurulalıdan beri bir eşinin gelmediği, böyle bir bunalım geçirilmediği, her türlü fitnenin ortaya çıktığı, her türlü kötülüğün anasının mevcut olduğu yirmi birinci asrın seyyiat zamanında yaşıyoruz. İlâhî emirler arkaya atılıyor ve hükümsüz sayılıyor. Bu isyanımız bize çok pahalıya mâlolacak. Allah'ım kurtarsın! Devamını Oku
Her asrın insanı yaşadığı devirde kime tâbi olduysa, kimin peşinden gitmişse onunla mahşere çağırılacaktır. Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor: “İnsan sınıflarından her birini biz o gün imamlarıyla beraber çağıracağız.” (İsrâ: 71) İşte mihenk budur.Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz bu Âyet-i kerime hakkında “İmamdan murad, herkesin yaşadığı asrın önderidir.” buyurmuşlardır. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ küffarı bize düşman olarak tanıtıp ikaz ettiği halde; memleketimizde “Diyalog ve Hoşgörü” adı altında ortaya çıkıp gerek dinimizde ve gerek vatanda çok büyük zararlara sebep olan münafıkların iç yüzünü Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’lerle ortaya seren müstesna bir eserdir. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Hadis-i Kudsi’de şöyle ferman buyurmuştur: “Velilerimden birisine düşmanlık eden kimseye ben harp ilân ederim.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 2042) Devamını Oku
Günümüzde kâfirden daha tehlikeli olan münafıklar içten türedi, iman kalesini içten yıkmaya başladılar. Bunlar diğerlerinden daha tehlikelidirler. Çünkü kâfirin hedefi var, bunların hedefi yok. Bu sapıtıcı imamlar sûret-i haktan göründüler, hepsi de müslümanları kurdukları dinlerine ayrı ayrı dâvet ettiler. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde her fırsatta münafıkları lânetlemiş ve onların durumlarından müminleri haberdar etmiştir. Yüzden fazla Âyet-i kerime’de münafıkların şerlerinden ve alâmetlerinden bahsedilmiştir. Bunlarla cihad etmek hususunda Resulullah Aleyhisselâm’a dahi emir buyurmuş, hususiyetle Münafikûn sûre-i şerif’ini indirerek münafıkların sahtekârlıklarını ortaya sermiştir. Devamını Oku
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin Mekke döneminde kâfirler müşrikler vardı, açıktan açığa inkâr ediyorlar, putlara tapıyorlardı. Medine’de ise münafıklar türemeye başladı. Bunlar özü sözüne, sözü özüne uymayan, iki yüzlü, dıştan mümin geçinip içinden inanmayan kâfirlerdi. Kimileri Medine’nin yerli halkından, kimileri de yahudilerdendi. Devamını Oku
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin mahrem-i esrârı olan Huzeyfe -radiyallahu anh- Hazretleri buyururlar ki:“Münafıklık Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- devrinde vardı. Şimdi ise imandan sonra küfür vardır.” (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 2120) Asr-i saâdet geçtikten sonra iman ile küfür arasında bir nifak merhalesi kalmamıştır. Çünkü bir müslüman gönlünde küfrü gizlemekle “Mürted” olur. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ münafıkların bir kapıdan girip diğer kapıdan çıktıklarını ve hep bu hâl üzere olup, kalplerinde ise tam bir küfür taşıdıklarını Âyet-i kerime’sinde beyan buyurmaktadır: “Size geldikleri zaman: ‘İnandık!’ derler. Halbuki yanınıza kâfir olarak girip kâfir olarak çıkmışlardır. Allah onların gizlediklerini daha iyi bilir.” (Mâide: 61) Durumlarında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Duydukları ve gördükleri şeylerden hiç etkilenmemişlerdir. Devamını Oku
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz münafıkların çevirdikleri bütün entrikaların farkında idi. Fakat bütün bunlara rağmen, rahmet peygamberi oluşu sebebiyle, hâl ve hareketlerine çeki düzen vermeleri için onlara her fırsatta nasihatta bulunuyordu. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur: “Onlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerindekini bilir. Sen onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve içlerine tesir edecek güzel sözler söyle!” (Nisâ: 63) Devamını Oku
Görüldüğü üzere hakikatleri neşrettiğimiz için bir taraftan dini hükümlere karşı olanlar, diğer taraftan dini kendi menfaat ve zanlarına göre kullanmak isteyen münafıklar aleyhimizde tertipler yapıyor, bizi karalamaya çalışıyorlar. Bu iftira ve yalanı yapanlar en büyük zararı kendilerine yapıyorlar. Zira bizim şahsımıza saldırdıklarını zannediyorlar, ancak bu saldırıyı hükm-ü ilahi'yi neşrettiğimizden yaptıkları için aslında bu düşmanlıkları hükm-ü ilâhi'ye, Allah-u Teâlâ'yadır. Devamını Oku